Hem YKS’ye hem de LGS’ye hazırlanan öğrenciler için hazırlanmış, adım adım anlatımlı rehber alanı. Aşağıdan hazırladığın sınavı seç, kartlara tıkla, içindeki akordiyonlardan detayları oku.
TYT–AYT–YDT mantığı, puan türleri, OBP, sınav günü ve başvuru adımları.
ÖSYM kılavuzundaki adayların en çok merak ettiği 60+ soru tek yerde.
Plan, pomodoro, aktif öğrenme, yanlış defteri ve deneme analizi.
Turlama, zaman bölme, optik güvenliği ve panik anı yönetimi.
Nefes, zihinsel hazırlık, aileyle sınır koyma, küçük hedefler.
Başarı sırası, istek sırası, ölü tercih ve üniversite araştırması.
Destekleyen ebeveyn tutumu, kıyasın zararı, sınav haftası yaklaşımı.
ÖSYM 2025 verileri: Kontenjan, yerleşme, okul türü ve tercih sırası istatistikleri.
MEB merkezî sınav yapısı, puan ağırlıkları ve yerleştirme mantığı.
8. sınıf müfredatıyla LGS tipi soruyu birleştiren çalışma planı.
Uzun paragraf, tablo-grafik, günlük yaşam matematiği, fen deney soruları.
Yaşı küçük öğrencilerde sınavı büyütmeden destek olma yolları.
Fen, proje, sosyal bilimler, Anadolu, yerel yerleştirme, pansiyonlu okullar.
Ergenlik dönemi iletişimi, sınav yılı ev ortamı, eleştiri dili.
Zaman dağılımı, fen deney sorularına yaklaşım, matematikte blok çözüm.
YKS; TYT (1. oturum), AYT (2. oturum) ve YDT (3. oturum) olmak üzere üç oturumdan oluşur. TYT, hem 2 yıllık ön lisans programlarını hem de 4 yıllık lisans puan türlerini besleyen temel oturum olduğu için herkes için zorunludur. AYT ve YDT ise hedeflenen bölüme göre seçilir; örneğin mühendislik isteyen bir aday TYT’den sonra AYT’de Matematik + Fen Bilimleri testlerini çözmeliyken, hukuk isteyen bir aday TYT’den sonra AYT’de Matematik + Türk Dili ve Edebiyatı–Sosyal Bilimler-1 testi çözmelidir.
Temel kural şudur: Sadece TYT’ye girersen ön lisans (2 yıllık) tercih edebilirsin; 4 yıllık (lisans) için mutlaka AYT veya yabancı dil istiyorsan YDT’ye de girmelisin. Bu nedenle 12. sınıf öğrencisinin “ben sadece TYT yapayım, sonra bakarım” deme lüksü, lisans hedefliyorsa pek yoktur.
Yerleştirme puanı hesaplanırken TYT puanının %40’ı, AYT veya YDT puanının %60’ı alınır. Bu oran, “TYT’yi yaptım her şey tamam” düşüncesinin neden eksik olduğunu gösterir; çünkü asıl sıralamayı belirleyen, alan sınavının olduğu ikinci oturumdur. TYT seni yarışın içine sokar, AYT/YDT ise seni üst sıralara taşıyıp taşımayacağını belirler.
Bu yüzden planlamada, “Her gün biraz TYT, haftanın belirli günleri AYT” anlayışı çok işe yarar. Sadece TYT çalışılan bir yılın sonunda, çok iyi TYT netlerine rağmen istediği bölüme yerleşemeyen çok sayıda aday olur.
OBP (Ortaöğretim Başarı Puanı), lise yıllarındaki disiplinli çalışmanın sınav puanına yansımasıdır. Diploma notun 100 üzerinden kaçsa 5 ile çarpılır, ortaya 250 – 500 arası bir puan çıkar. Bu puan da 0,12 katsayısı ile çarpılıp yerleştirme puanına eklenir. Kısacası lisedeki notların “boşuna değilmiş”.
Burada kritik ayrıntı şudur: Geçen yıl herhangi bir programa yerleştiysen (kayıt olmasan bile) bu katsayı yarıya düşer. Yani aynı diploma notuna sahip iki adaydan biri geçen yıl yerleşti, diğeri yerleşmedi ise bu yıl yerleşmeyen adayın OBP katkısı daha yüksek olur. Tercih dönemlerinde “aynı neti yaptık ama o kazandı ben kazanamadım” şikâyetlerinin bir kısmı buradan kaynaklanır.
Sınav günü iyi geçsin istiyorsan sadece konuları bilmek yetmez; sınavın lojistik tarafını da çözmüş olman gerekir. Sınav yerini bir gün önceden görmek, kapının hangi tarafta olduğunu bilmek, toplu taşımaya mı özel araca mı güveneceğini planlamak sınav sabahı yaşayabileceğin panik ihtimalini ciddi şekilde azaltır.
10.00 ve 15.30 kuralı kesindir; “yarım dakika geç kaldım” mazeret olarak kabul edilmez. Kimlik ve Sınava Giriş Belgesi dışında salona eşya almamak, yasaklı eşya sorunu yaşamamak için en güvenli yoldur.
Sayısal bölümler (tıp, diş, eczacılık, mühendislik) isteyenler TYT + AYT’de Matematik ve Fen Bilimleri testlerini çözmelidir. Eşit ağırlık isteyenler TYT’den sonra AYT’de Matematik + Türk Dili ve Edebiyatı–Sosyal Bilimler-1 testine girmelidir. Sözel isteyenler ise Türk Dili ve Edebiyatı–Sosyal Bilimler-1 ile Sosyal Bilimler-2 testlerini çözmelidir. Dil bölümü isteyenler TYT’den sonra YDT’ye girmelidir.
Kararsız öğrenciler, “sayısal mı EA mı?” ikilemindeyse yılın ilk aylarında iki alana da temas edecek şekilde çalışıp Nisan–Mayıs gibi alanını netleştirirse hem motivasyonunu kaybetmez hem de boşa çalışmamış olur.
Bu bölüm, ÖSYM’nin 2025-YKS için yayımladığı “Sıkça Sorulan Sorular” dokümanındaki maddeler baz alınarak hazırlanmıştır. Başvuru, ücret, oturum ekleme, sınav günü kuralları, puan ve OBP, engelli aday işlemleri dâhil tüm sorular aşağıdaki akordiyonlardadır.
Evet yapabilir. Fotoğraflı T.C. Kimlik Kartı olan ve MEB e-Okul’da geçerli eğitim bilgisi görünen adaylar e-Devlet şifreleriyle AİS’e girip “e-Devlet ile Kayıt Ol” butonundan kayıt olup şifre almadan da başvuru yapabilirler. 【1】
Evet. Fotoğraflı T.C. Kimlik Kartı ve e-Devlet şifresi olan adaylar AİS’e çevrimiçi kayıt yaptırıp başvurularını evden yapabilirler. Sisteminde güncel fotoğrafı olmayanların başvuru merkezine gitmesi gerekir. 【1】
Fotoğraflı T.C. Kimlik Kartı olan adaylar AİS’de “T.C. Kimlik Kartı Fotoğrafımı Kullan” diyerek fotoğrafını güncelleyip merkezlere gitmeden başvuru yapabilir. 【1】
Evet. Adaylar ÖSYM Aday İşlemleri Sistemi mobil uygulaması üzerinden de başvurularını yapabilirler. 【1】
Lise son sınıfta okuyanlar, liselerden mezun olanlar, açık öğretim lisesi öğrencileri ve yurt dışı dengi okul mezunları başvurabilir. 【1】
Kılavuz ÖSYM’nin sitesinde “Duyurular” bölümünde yayımlanır. Adaylar buradan PDF’e ulaşır. 【1】
6 Şubat – 3 Mart 2025 tarihleri arasında başvuru yapılır. 【1】
https://ais.osym.gov.tr üzerinden bireysel, ÖSYM mobil uygulamasıyla ya da başvuru merkezlerinden yapılabilir. 【1】
Geçerli fotoğrafı olan adaylar T.C. Kimlik No ve şifre/e-Devlet ile AİS’e girip oturumları seçer, kayıt edip sonra ücret öder. 【1】
2025-YKS kılavuzunun yayımlandığı sayfada başvuru merkezleri listesi vardır. 【1】
Fotoğraflı T.C. Kimlik Kartı olmayan veya AİS’de geçerli fotoğrafı bulunmayan adaylar başvuruyu bizzat başvuru merkezinde yapmalıdır. Çünkü fotoğraf çekilmesi/sisteme eklenmesi gerekir. 【1】
Doldurulmuş başvuru formu ve fotoğraflı kimlik (T.C. Kimlik Kartı / nüfus cüzdanı / pasaport vb. kılavuzda sayılan geçerli kimlikler) gerekir. Fotoğrafsız kimlik kabul edilmez. 【1】
Fotoğraflı T.C. Kimlik Kartın ve e-Devlet şifren varsa “e-Devlet ile Kayıt Ol” diyerek AİS’e kaydolup başvuru yapabilirsin; istersen başvuru merkezine de gidebilirsin. 【1】
6 Şubat – 4 Mart 2025 arasında kılavuzda belirtilen bankalara veya ÖSYM’nin “Ödemeler” ekranına kredi/banka kartıyla yatırılır. 【1】
ÖSYM’nin 14.01.2019 tarihli kararı gereği şehit eşi, şehit çocuğu, gazi, gazi eşi ve gazi çocuklarından başvuru/sınav/yerleştirme ücreti alınmaz. 【1】
4 Mart 2025 saat 23.59’a kadar (bankadan ödemede mesai bitimi, online’da 23.59). Bu saatten sonra ödeme alınmaz. 【1】
Hayır. Başvuru bilgisi girilmiş olsa bile ücret yatırılmazsa başvuru geçersizdir. 【1】
Geç başvuru günlerinde internetten (sadece ÖSYM’nin ödeme ekranından ve artırılmış ücretle) başvuru yapılabilir. Bankadan ödeme yoktur. 【1】
Hayır, geç başvuru dâhil süre bittikten sonra başvuru alınmaz. 【1】
Geçerli değildir. Ücret yatırılmadıkça başvuru tamamlanmış sayılmaz. 【1】
1. oturum TYT (zorunlu), 2. oturum AYT, 3. oturum YDT’dir. Lisans isteyenler TYT’den sonra AYT ve/veya YDT’ye girmelidir. 【1】
Almanca, Arapça, Fransızca, İngilizce ve Rusça. Başvuruda hangi dili seçtiysen o dil kitapçığı verilir. 【1】
Evet, başvuru süresi ve geç başvuru günlerinde ekleyip ücretini yatırabilirsin. Süre bittikten sonra ekleme olmaz. 【1】
Evet. Tarihler arasında yurt dışında bulunanlar kılavuzdaki usule göre başvuru yapabilir; AİS’den bireysel başvuru hakkı olanlar doğrudan yapabilir. 【1】
1) İlgili oturumun Sınava Giriş Belgesi, 2) Fotoğraflı geçerli kimlik (kılavuzda sayılanlar). Fotoğrafsız kimlik kabul edilmez. 【1】
Hayır. Bunlar geçerli kimlik sayılmaz, sınava alınmazsın. 【1】
TYT: Türkçe, Sosyal Bilimler, Temel Matematik, Fen Bilimleri. AYT: Türk Dili ve Edebiyatı-Sosyal Bilimler-1, Sosyal Bilimler-2, Matematik, Fen Bilimleri. YDT: Seçilen yabancı dil testi. 【1】
TYT: 21 Haziran 2025 Cumartesi – 165 dk AYT: 22 Haziran 2025 Pazar – 180 dk YDT: 22 Haziran 2025 Pazar – 120 dk 【1】
Sabah oturumlarında 10.00’dan sonra, öğleden sonra oturumunda 15.30’dan sonra binaya aday alınmaz. 【1】
En geç sınavdan 1 saat önce binada olacak şekilde gidilmesi önerilir; kimlik ve güvenlik işlemleri için gereklidir. 【1】
Ücretini yatırmış adaylar SGB’yi AİS’den T.C. ve şifreleriyle kendileri alır. Posta/e-posta ile gönderilmez. 【1】
Hayır, hiçbir yolla gönderilmez; aday kendisi indirir. 【1】
Önerilir; adresi teyit etmek sınav günü karışıklığı önler. 【1】
Alınmaz. Yasaklı eşyalar götürülmemelidir. 【1】
Hayır. ÖSYM dağıtır; kendi getirdiğini kullanırsan sınavın geçersiz sayılabilir. 【1】
Üzerinde etiket olmayan şeffaf pet şişeyle su getirilebilir. 【1】
Hayır. Salonlarda ÖSYM duvar saati vardır; aday saatle giremez. 【1】
Adresin, okulunun bulunduğu veya bunlara yakın merkezlerden ÖSYM’nin belirlediği şekilde seçim yapılır. Ayrıntı kılavuzda. 【1】
TYT’de ilk 120 dk, AYT’de ilk 135 dk, YDT’de ilk 90 dk ve son 15 dk içinde salondan çıkış yasaktır. 【1】
Doğru sayısından yanlışların 1/4’ü çıkarılır ve net bulunur. 【1】
TYT puanı için Türkçe veya Temel Matematikten en az 0,5 ham puan; AYT/YDT için yine TYT’de 0,5’e ek olarak ilgili testlerden en az 0,5 ham puan gerekir. 【1】
“Ortaöğretimde zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi aldım.” ifadesi ve 1 kodu yazılır. 【1】
“Ortaöğretimde zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi almadım.” ifadesi ve 2 kodu yazılır. 【1】
TYT’de ilave Felsefe, AYT Sosyal Bilimler-2’de ilave Felsefe Grubu soruları çözerler. 【1】
TYT puanının hesaplanmış olması yeterlidir. 【1】
İlgili puan türünde puanın hesaplanmış olması ve bazı programlar için kılavuzda belirtilen başarı sırası şartını sağlamak gerekir. 【1】
TYT’nin katkısı %40’tır. 【1】
Hayır, OBP’nin hesaplanmasında ve katkı oranında değişiklik yoktur. 【1】
Diploma notu (100 üzerinden) × 5 = OBP. 50’nin altı 50 kabul edilir; böylece OBP en az 250, en çok 500 olur. 【1】
OBP × 0,12 ile sınav puanlarına eklenir. 【1】
Evet. 2024-YKS ile herhangi bir programa (kayıt olsun olmasın) yerleştirilenlerin OBP katsayısı bu yıl yarıya düşer. 【1】
Evet, yerleşmiş olmak yeterlidir; kayıt yaptırmamış olsan da bu yıl katsayı yarıya iner. 【1】
Evet, devam ediyor. İlgili programları yazmak için kılavuzda belirtilen en düşük başarı sırasını sağlamak gerekir. 【1】
TYT puanı ile başvurulur. 【1】
Ek puan uygulaması 30.03.2012 itibarıyla mesleğe yönelik programda olanlar için geçerlidir; sonradan başlayanlar için uygulanmaz. 【1】
Evet, kılavuzdaki Tablo 3C’ye göre ek puan verilir. 【1】
Hayır. 2017-ÖSYS’den beri sınavsız geçiş kaldırılmıştır. 【1】
2025-YKS değerlendirmesinde kullanılacak okul bilgisini 24 Haziran – 1 Temmuz 2025 arasında AİS’den seçip onaylamalısın. 【1】
Evet başvurabilirler ve yerleşirlerse kılavuzdaki ilgili kontenjanlara yerleştirilirler. 【1】
Öğrenciler okullarına, mezunlar İlçe MEM’e gidip e-Okul bilgilerini güncelletmelidir. 【1】
Evet, ekleyebilirsin. 【1】
Hayır, geç başvuruda seçilmiş oturumlar değiştirilemez ve silinemez. 【1】
Başvuru süresi, geç başvuru ya da bilgi güncelleme süresi içinde AİS’den değiştirebilirsin; bu süreler bittikten sonra değişmez. 【1】
Baraj yok; puanın hesaplanması yeterli. Ama bazı lisans programları için başarı sırası şartı sürüyor. 【1】
Sağlık Bakanlığı e-rapor sisteminde kayıtlı, yönetmelikte yer alan tanı/kodları bulunan adaylar engelli salonlarında sınava alınır. 【1】
AİS’den veya başvuru merkezinden engelli aday başvurusunu yapmak ve geçerli raporu sunmak gerekir. Ayrıntı kılavuzdaki “Engelli Adaylar” bölümündedir. 【1】
Başvuru süresi içinde raporunun bir örneğini ve talebini açıklayan dilekçeyi ÖSYM’ye ulaştırmalısın (ÖSYM Engelli Adaylar Daire Başkanlığı, Ankara). 【1】
Görsel içerikli ve karmaşık ifadelere sahip sorular bu adaylara sorulmaz. 【1】
Evet; kılavuzda belirtilen ilaç, koltuk değneği vb. araçlarla güvenlik kontrolünden geçerek sınava girilebilir. Bazı cihazlar için AİS’den bildirim gerekir. 【1】
Yönetmelikte sayılan tanı/kodlara sahip adaylara ek süre verilir. 【1】
Kitapçık 9 veya 14 punto verilebilir; ancak cevap kâğıdı standart (9 punto) kalır. İsteyen adaylara işaretleyici yardımı verilir. 【1】
Sadece Sağlık Bakanlığınca yetkilendirilen hastanelerden alınmış, e-rapor sisteminde kayıtlı ve süresi geçmemiş raporlar kabul edilir. 【1】
Evet, sınav binası girişinde kontrol edilmek şartıyla girebilirsin. 【1】
Evet, güncel yönetmelik esas alındığı için adayın güncel durumuna göre yeniden işlem yapılması istenir; kılavuzdaki adımlar izlenmelidir. 【1】
Sınavın yapılacağı hafta içindeki belirtilen tarihe kadar durum bildirir sağlık kurulu raporunu ÖSYM’ye ulaştırmalısın; ÖSYM imkânlar dâhilinde düzenleme yapar. 【1】
ÖSYM bu salonları tüm sınav merkezlerinde hazırlamaktadır. 【1】
Evet başvurabilirler; ancak yerleştirme ve kontenjanlar Türk vatandaşı olmayanlar için farklı usullere tabidir, bunu kılavuzdan takip etmelidirler. 【1】
Not: Soruların ayrıntıları ve güncellemeler için her zaman ÖSYM’nin resmî kılavuzunu esas alın.
YKS’ye hazırlık tek günde 8-10 saat çalışmakla değil, her gün tekrar edilebilen bir ritimle ilerler. Günlük planda üç sütun olmalı: konu anlatımı (bilgi), soru çözümü (uygulama) ve tekrar (kalıcılık). Bu üçü aynı gün içinde olmazsa öğrenci “yaptım ama aklımda kalmadı” hissine girer. Örneğin sabah 1 saat matematik konu, ardından 40-50 soru uygulama, akşam 20 dakikalık kısa tekrar yapılabilir.
Haftalık planda ise alan dersleri dağıtılır. Sayısal bir öğrenci için örneğin pazartesi–çarşamba–cuma matematik, salı–perşembe fizik+kimya gibi bir dağılım, hafta sonu da 1 TYT + 1 AYT denemesi mantıklı olur. Böylece hem temel (TYT) sıcak tutulur hem de asıl sıralamayı belirleyen AYT konularında derinleşilir.
Standart pomodoro 25 dakika odak + 5 dakika mola şeklindedir; ancak YKS öğrencileri genellikle 30-35 dakikalık odaklarda daha verimlidir çünkü çözmek zorunda oldukları soru tipleri uzun paragraf ve uzun işlem sorularıdır. Bu yüzden 35 dk çalışma + 7 dk mola + 4 pomodoro sonrası 20 dk uzun mola modeli iyi işler. Mola sırasında telefonla vakit geçirmek yerine odanı havalandırmak, kısa germe hareketleri yapmak odak kaliteni artırır.
Uzun oturumlara alışmak için haftada bir gün “deneme simülasyonu” yapıp 135-165 dakikalık blokta hiç kalkmamak da gerçek sınava zihnen hazırlık sağlar.
Çoğu aday “ben bu konuyu biliyorum ama sınavda unutuyorum” der. Bunun sebebi konuyu bilmemek değil, o konudaki hata kalıbını fark etmemektir. Yanlış defteri tam burada devreye girer. Denemeden sonra sadece doğru cevabı işaretlemek yetmez; neden yanlış yaptığını yazmalısın: işlem hatası mı, dikkatsizlik mi, konuyu bilmemek mi, yoksa soruyu yanlış okumak mı? Birkaç hafta sonra deftere baktığında hep aynı iki-üç sebepten hata yaptığını görür ve bunları düzelttiğinde netlerinde gözle görülür artış olur.
Defteri tarihli tutmak, deneme adını yazmak ve “tekrar edildi” kutucuğu koymak da takibi kolaylaştırır.
Denemeyi çözüp bırakmak sadece moral verir ama gelişim sağlamaz. Analiz yaparken önce netlerine değil, zaman kullanımına bak. Hangi derste gereğinden fazla kaldın? Türkçe’de 40 soruya 50 dakika verip matematikte 20 soruya 30 dakika bırakmak dengeli değildir. Ardından yanlışlara geç ve yanlışları üçe ayır: bilgi eksiği, dikkat hatası, soru tipine yabancılık. Bilgi eksiği olanları konu tekrarıyla, dikkat hatalarını okuma disipliniyle, soru tipine yabancılıkları ise benzer 10-15 soru çözerek kapat.
Deneme sonucu kötü geldi diye tüm hafta moral bozmak yerine, o denemeyi “yol haritası” gibi görmek en sağlıklı tutumdur.
12. sınıf öğrencilerinin en büyük sorunu zamanın parçalanmasıdır. Okuldan 16.00’da çıkıp 17.00’de evde olan bir öğrenci, 17.00-19.00 arasında “ev ödevi + kısa konu tekrarları”, 20.00-22.00 arasında “hedef deneme veya AYT soru çözümü” yapabilir. Burada kritik olan, günün bir kısmını mutlaka kendi sınav hedefine ayırmak, sadece okul ödevleriyle günü bitirmemektir. Aksi halde okul seni sınava değil, sadece okula hazırlar.
Bazı günler süre azsa bile 30 dakikalık “günlük mini tekrar”ı asla boş geçmemek, beynin sınav modundan çıkmasını engeller.
Turlama tekniğinin amacı, seni sınavın ortasında zor soruya takılıp süreyi orada harcayan aday olmaktan kurtarmaktır. Birinci turda sadece “%80-90 emin olduğun” soruları çöz, diğerlerine soru köşesine küçük bir işaret koy ve geç. Bu sayede sınavın ilk 40-50 dakikasında çok sayıda net toplayıp özgüven kazanırsın. İkinci turda işaretlediğin sorulara dönersin, üçüncü turda ise tamamen zorlandıklarına bakarsın.
En sık yapılan hata, turlamayı sadece matematikte uygulayıp Türkçe’de uygulamamaktır. Oysa özellikle uzun paragraf sorularında da turlama işe yarar; örneğin bir metnin anlamını bir türlü oturtamadıysan sonraya bırakman metni daha net zihinle okumana yardım eder.
TYT 165 dakikadır ama bu “40 dakika Türkçe, gerisi ne olursa olsun” demek değildir. Her öğrencinin güçlü ve zayıf alanına göre süre paylaşımı değişir. Örneğin Türkçe’si iyi olan öğrenci 30-32 dakikada tamamlayıp bu süreden matematiğe 10 dakika aktarabilir. Sayısal öğrenciler genelde matematikte yoruldukları için paragrafı sona bırakmak ister ama bu kez de sınavın sonunda okuma hızı düşmüş olur. Bu yüzden başa, okuma gereksinimi orta düzeyde olan dersleri koymak mantıklıdır.
Sınavdan önce birkaç denemede kendi “ideal dağılımını” bulup gerçek sınavda aynısını uygulamak kafa karışıklığını engeller.
Çok adayın “netlerim eksik geldi” dramının sebebi yanlış işaretlemedir. Bunun en güvenli yolu, her sayfa bittiğinde o sayfanın optiğini işaretlemektir. Tüm testi bitirip en sona bırakmak süre baskısı altında kaydırmayı çok artırır. Ayrıca, soruları işaretlerken kalemin ucunun net olmasına, işaretin taşmamasına ve yanlış işaretlediysek kareyi tamamen doldurup yeni şıkkı belirgin şekilde işaretlemeye dikkat etmek gerekir.
Sınav esnasında 1-2 dakikanı optiği kontrol etmeye ayırmak, sana birkaç net olarak geri döner.
Panik çoğunlukla bilgi eksikliğinden değil, üst üste yapamadığın 2-3 sorudan sonra “galiba bugün olmuyor” diye düşünmenden kaynaklanır. Bu anda yapman gereken ilk şey, soruyu bırakıp daha basit bir bölüme geçmektir. Ardından 20-30 saniyelik nefes düzenleme (4 sn al, 4 sn tut, 6 sn ver) kalp ritmini düşürür. Su içmek ve küçük bir duruş değiştirmek de bedene “tehlike yok” mesajı verir.
Bu tür küçük molalar sınav süresini harcamaz; aksine geri kalan soruları daha net çözdüğün için toplam netini artırır.
Her öğrencinin bir “bırakma süresi” olmalı. Örneğin TYT matematikte bir soruya 2 dakikadan fazla vakit harcıyorsan ve hâlâ çözüm yolu açılmıyorsa, o soru şu anki zihinsel durumda çözülmeye hazır değildir. Bu durumlarda ısrar etmek seni yorar ve diğer kolay sorulara enerjin kalmaz. Bırakıp sonraya döndüğünde beyin arka planda o soruyu işlemeye devam eder ve çoğu zaman ikinci gelişte çözüm daha kolay bulunur.
“Ben bu soruyu kesin çözerim” egosunu bir kenara bırakıp toplam neti düşünmek, gerçek sınav stratejisinin özüdür.
Sınav kaygısı bazen “sınav zor, yapamayacağım” düşüncesinden değil, “ya aileme/öğretmenime karşı mahcup olursam” duygusundan beslenir. Birinci durumda öğrenci daha çok konu çalışarak rahatlar; ikinci durumda ise duygusal onay ve sınır koyma gerekir. Bu yüzden önce kendine şunu sor: “Ben aslında sınavın kendisinden mi korkuyorum, yoksa sınavdan sonra başkalarının ne diyeceğinden mi?” Cevabın ikinciye yakınsa aileyle açık bir konuşma (sonuçtan bağımsız sevildiğini duymak) kaygıyı çok hızlı düşürür.
Kökeni doğru tespit etmeden yapılan çalışmalar genelde yarım kalır, çünkü sorun bilgi değil duygudur.
Salon kapısında beklerken nefesin hızlandığını hissedebilirsin. 4 saniye boyunca burundan nefes al, 4 saniye tut, 6 saniyede yavaşça ver. Bunu 4-5 tur yaptığında parasempatik sinir sistemi devreye girer ve kalp atışın düşer. Bu egzersiz gözle görünmeyen ama sınav sırasında zihnini çok rahatlatan küçük bir araçtır. Sınav başlamadan önce “bugünkü sınav benim öğrenme seviyemi ölçüyor, beni insan olarak ölçmüyor” cümlesini birkaç kez içinden geçirmek de bilişsel rahatlama sağlar.
Bu tür mini rutinleri sınavdan birkaç hafta önce deneme günlerinde de uygularsan, gerçek sınav günü daha tanıdık gelir.
“Ne yaptın?”, “Kaç netin var?”, “Bugün ne çalıştın?” gibi sürekli kontrol soruları iyi niyetli olsa da öğrencide “sürekli denetleniyorum” duygusu yaratır. Bu da kaygıyı artırır ve öğrenci bazen çalıştığını bile söylemek istemez hale gelir. Aileye “Gün sonunda ben size kısaca ne yaptığımı söyleyeyim ama gün içinde sürekli sormayın ki odaklanabileyim” demek sağlıklı bir sınırdır. Aileler bu net ifadeyi duyunca genelde uyum sağlar.
Unutma: Sınav öğrencinindir, velinin değil. Velinin görevi kontrollü destek vermektir.
Motivasyon hiçbir öğrencide 12 ay boyunca aynı yüksek seviyede gitmez. Önemli olan motivasyon düşünce bile çalışmayı tamamen bırakmamaktır. Bunun için “minimum gün standardı” belirleyebilirsin: O gün çok yorgun bile olsan 30 dakika paragraf + 30 dakika temel matematik çözmek gibi. Bu sayede beyin “ben bu işi bırakmadım” mesajı alır ve ertesi gün yeniden yükselmek kolay olur.
Küçük hedefler (bu hafta şu konuyu bitirmek, şu denemeden şu neti görmek) büyük hedefe giden yolda seni diri tutar.
Sınava birkaç gün kala “biraz daha konu sıkıştırayım” diye yeni ve zor konulara girmek kaygıyı artırır çünkü öğrenme tamamlanmadığı için kişi kendini eksik hisseder. Bunun yerine son hafta daha çok denemelerin üzerinden geçmek, yanlış defterini taramak ve uykunu düzene sokmak çok daha işe yarar. Ayrıca son gün etrafla başarı/sıra konuşmak, sosyal medyada sınav paylaşımlarını izlemek de karşılaştırmaya sebep olduğu için kaygıyı yükseltir.
Son günleri hız değil, dinginlik üzerine kurmak gerçek performansı ortaya çıkarır.
Tercih döneminde her yıl tekrar edilen ilke şudur: Puan değil başarı sırası esas alınır. Çünkü sınavın zorluk derecesi değiştiğinde puanlar da kayar ama sıralama seni diğer adaylara göre nereye koyduğunu net gösterir. Örneğin bu yıl sayısal puanları genel olarak düşük geldi diyelim; puana göre tercih yapanlar yanılır ama başarı sırasına göre yapanlar hedeflerini daha isabetli tutturur.
Bu yüzden tercih listesi oluştururken önce kendi başarı sıranı yaz, sonra geçen yılın taban sıralamalarıyla karşılaştırarak yukarıdan aşağıya bir aralık oluştur.
İstek sırası, sadece “puanım tutuyor mu?” sorusuna değil, “bu bölümü gerçekten okumak istiyor muyum?” sorusuna da cevap verir. Listenin en üstüne seni en mutlu edecek, şehrinden bölümüne kadar içini ısıtan yerleri koy; tutmazsa moralin bozulmasın. Orta kısma gerçekçi hedefleri, en alta da garantiye yakın yerleri yaz. Böylece hem şansını denemiş hem de açıkta kalmamış olursun.
“Ölü tercih” dediğimiz şey, araya aralıksız çok yüksek bir yer sıkıştırmaktır; bu tercih yer kaplar ama seni yerleştirmez. O yüzden aralıkların akışını bozmamak gerekir.
Hayır, çünkü her yıl kontenjanlar, üniversite imkanları ve sınavın zorluk derecesi değişebilir. Ayrıca o öğrencinin şehri, ailesi, barınma imkânı, burs durumu seninkinden farklı olabilir. Yani bir başkasının listesi seni değil onu merkeze alır. Sen kendi şartlarını ve önceliklerini yazmadıkça liste “senin listen” olmaz. Geçen yılın listelerine sadece referans olarak bakılabilir.
En sağlıklı yöntem, YÖK Atlas gibi resmî kaynaklardan bölümün geçen yılki sıralamasını ve kontenjanını görüp kendi sıralamana göre bir basamaklandırma yapmaktır.
Tercih, sadece “puanım yetiyor mu?” kararı değildir; aynı zamanda “4 yıl orada yaşayabilir miyim?” kararıdır. O yüzden okumayı düşündüğün şehrin barınma, ulaşım ve sosyal imkânlarını az da olsa araştırmak gerekir. Bazı bölümler belli üniversitelerde çok daha güçlü akademik kadroya sahiptir; mezun olduğunda CV’de hangi üniversitenin yazacağı da önemlidir.
Eğer fiziken gidip görme imkânın yoksa üniversitenin sitesinden bölümün ders içeriklerine, öğretim üyesi sayısına ve laboratuvar olanaklarına bakmak bile fikir verir.
Pişmanlığın en büyük sebebi, öğrencinin sırf “bir yer yazayım da boş kalmayayım” diye aslında istemediği bölümleri yazmasıdır. Bu yüzden tercih listesini yaparken kendine dürüst ol: “Bu bölümde 4 yıl okuyabileceğime inanıyor muyum?” cevabın hayırsa o bölümü yazma. Boşta kalmak kısa vadeli bir strestir ama istemediğin bir bölümde 4 yıl okumak daha uzun bir strestir.
Ayrıca tercih listeni mutlaka bir rehber öğretmen, deneyimli bir mezun ya da velinle gözden geçirip ikinci bir gözün hatalarını düzeltmesini sağlamak da çok işe yarar.
“Komşunun oğlu şurayı kazanmış, sen de biraz çalış” cümlesi öğrencide eksiklik ve değersizlik duygusunu artırır. Bunun yerine “Sen bu konuda gayet ilerliyorsun, istersen matematiği biraz daha güçlendirelim” gibi hem emeği gören hem de çözüm öneren cümleler kullanılmalıdır. Öğrenci kendini yargılanmış değil, görülmüş hissettiğinde daha yüksek tempoda çalışır.
Veli burada öğretmen rolüne değil, koç rolüne geçmelidir. Koç, yapamadıklarını değil, yapabildiklerini büyüten kişidir.
Sınava son hafta girildiğinde öğrencinin enerjisini çalan her şey mümkün olduğunca azaltılmalıdır. Geç saatlere kadar televizyon, eve gelen kalabalık misafir, yüksek sesli temizlik gibi aktiviteler öğrencinin uykusunu ve dikkatini bozar. Özellikle sınavdan 2-3 gün önce uyku saatinin sınav sabahına göre ayarlanması (23.00’ten önce yatma, 07.00 civarı kalkma) beynin biyoritmini sınav saatine taşır.
Evde “sen çalış biz hallederiz” mesajını görmek öğrenciye büyük güven verir.
Öğrenci bir ay iyi giderken bir denemede düşebilir; bu çok normaldir. Böyle durumlarda “Bu sonuç seni tanımlamıyor, sadece şu anki durumunu gösteriyor. İstersen birlikte analiz edelim.” demek, çocuğu savunmaya geçirmeden çözüm odaklı tutar. “Bu ne böyle, çalışmıyorsun” gibi cümleler ise öğrenciye kapıyı kapattırır; o da denemelerini paylaşmamaya başlar.
Velinin görevi sonucu değil süreci takip etmektir. Süreç iyiyse sonuç zamanla gelir.
Bazen veli kendi gençliğinde okuyamadığı, ulaşamadığı hedefleri çocuğu üzerinden gerçekleştirmek ister. Bu durum fark edilmeden çocuğa geçirilirse çocuk “benim istediğim için değil, ailemin hayali için okuyorum” duygusuna kapılır ve bu da kaygıyı artırır. Oysa çocuğun akademik seviyesi, okul notları ve deneme grafiği belli bir aralıktaysa hedefler de o aralığa göre belirlenmelidir.
“Sen uğraş, biz elimizden geleni yapacağız, olmazsa da alternatif yollar var” cümlesi çocuğu çok rahatlatır.
Sınav sabahı uzun nasihat zamanı değildir. Çocuğa “Dün gece kadar çalıştın, bugün sadece göstereceksin” demek yeterlidir. Aşırı duygusal konuşmalar (ağlamak, sarılıp uzun süre bırakmamak) çocuğu duygusal olarak dalgalandırır ve salona girdiğinde toparlanması zaman alır. Ulaşım, evden çıkış saati ve sınav yerine varış tamamen velinin sorumluluğunda olmalıdır; çocuk bu lojistikle uğraşmamalıdır.
Velinin sakinliği çocuğa da geçer. O yüzden panik göstermemek en büyük destektir.
ÖSYM tarafından yayınlanan 2025 YKS yerleştirme sonuçlarına göre derlenen temel istatistikler.
2025 YKS'de örgün yükseköğretim programlarının (Açık Öğretim hariç) kontenjan ve yerleşme durumları:
| Üniversite Türü | Toplam Kontenjan | Yerleşen Aday | Boş Kontenjan |
|---|---|---|---|
| Devlet Üniversiteleri | 505.080 | 502.015 | 3.065 |
| Vakıf Üniversiteleri | 189.731 | 145.319 | 44.412 |
| KKTC Üniversiteleri ** | 17.017 | 11.587 | 5.430 |
| GENEL TOPLAM * | 713.021 | 659.483 | 53.538 |
* Genel ve Okul Birinciliği kontenjanları dikkate alınmıştır. Diğer ülkelerdeki üniversiteler de toplama dahildir.
** Merkez kampüsü KKTC'de olan üniversiteler dikkate alınmıştır.
Sınava giren adayların öğrenim durumlarına göre yerleşme istatistikleri:
Yerleşen Adayların Profili (Toplam):
Adayların mezun oldukları okul türlerine göre başvuru ve toplam yerleşme sayıları (AÖF dahil):
| Okul Türü | Başvuran Aday Sayısı | Yerleşen Aday Sayısı (Toplam) |
|---|---|---|
| Anadolu Lisesi | 524.684 | 323.192 |
| Yabancı Dilde Eğitim Veren Özel Lise | 114.978 | 85.175 |
| İmam Hatip Liseleri | 132.418 | 75.595 |
| Fen Lisesi | 35.771 | 29.080 |
| Diğer Meslek Liseleri | 262.607 | 103.668 |
Yerleşen adayların kaçıncı tercihlerine yerleştiklerinin yüzdelik dağılımı:
Yerleşen adayların %56'sından fazlası (%56,02) ilk 5 tercihinden birine yerleşmiştir.
LGS, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 8. sınıf öğrencileri için yaptığı merkezi bir seçme sınavıdır ve temel amacı, başarı düzeyi yüksek öğrencileri fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, proje okulları ve nitelikli Anadolu liselerine yerleştirmektir. Sınav iki oturumdan oluşur: Birinci oturum sözel alan (Türkçe, İnkılap Tarihi, Din Kültürü, Yabancı Dil), ikinci oturum sayısal alan (Matematik, Fen Bilimleri). Sorular büyük ölçüde okuduğunu anlama, yorumlama, günlük hayatla ilişkilendirme ve işlem-temelli düşünme becerilerini ölçer.
Bu nedenle sadece “konuyu biliyorum” demek yetmez; soruyu hızlı okuyup içindeki bilgiyi çekip kullanmak gerekir.
Sınav puanı hesaplandıktan sonra öğrenciler iki şekilde yerleştirilir: sınavla alan okullar ve yerel yerleştirme. Sınavla alan okullar için LGS puanı esas alınır ve okulun o yılki kontenjanı ile il/ilçe düzeyindeki puan dağılımları devreye girer. Yerel yerleştirmede ise öğrencinin adresi, kayıt alanı, okul türü ve tercih sıralaması dikkate alınır. Bu yüzden velilerin sadece “yüksek puanlı okul” listesi yapması yetmez; yaşanan semte göre de gerçekçi bir yerel liste hazırlaması gerekir.
Her yıl MEB tercih kılavuzu yayımlar; tercih dönemi geldiğinde o kılavuzdaki adımlara uymak gerekir.
Sözel oturumda süre görece rahattır, ama metinler uzundur. Sayısal oturumda ise soru sayısı az olsa da sorular uzun ve işlem basamaklıdır. Bu yüzden öğrencinin her derse “biraz bakayım” değil, soru tiplerini tanıyarak girmesi gerekir. Özellikle matematik ve fen sorularında tablo, grafik ve günlük hayat senaryoları çok yer kapladığı için öğrenci önce soruyu, sonra metni okuma alışkanlığını kazanmalıdır.
Süre yönetimini yıl içinde yapılan deneme sınavlarıyla test etmek, gerçek sınavda sürpriz yaşamayı önler.
Fen liseleri, matematik ve fen alanında yüksek potansiyelle gelen öğrenciler için tasarlanmıştır; ders saatleri ve içerikleri buna göre düzenlenmiştir. Sosyal bilimler liseleri, tarih, coğrafya, edebiyat ve sosyal alanlarda ilerlemek isteyen öğrenciler için uygundur. Proje okulları ise bulundukları ile göre farklı projeler ve seçmeli dersler sunabilir. Anadolu liseleri daha geniş bir öğrenci kitlesine hitap eder ve başarı düzeyi illere göre değişir.
Öğrencinin ilgi alanı tamamen sözel ise sırf “puanım yetiyor” diye fen lisesi yazmak 4 yıl boyunca zorlanmasına yol açabilir.
8. sınıfta okul müfredatıyla LGS sorularının seviyesi aynı gün içinde farklı olabilir. Okulda konu anlatımı dinlendikten sonra aynı konunun LGS seviyesindeki sorularını çözmek, konuyu zihinde iki kez pekiştirir. Hafta içi akşamları 1-1,5 saatlik LGS tipi soru çözümü, hafta sonu ise deneme + analiz yapılırsa öğrenci hem okulda geri kalmaz hem de sınava hazırlığını sürdürür.
Velilerin burada yapacağı en büyük destek, çocuğun çalışma saatlerinde evi sakin tutmak ve telefonu kontrollü kullanmasını sağlamaktır.
LGS soruları MEB kazanımlarına sıkı sıkıya bağlıdır; yani kitapta anlatılmayan bir konudan soru gelmez. Bu yüzden öğrencinin okulda işlenen konuyu aynı hafta içinde tekrar etmesi çok önemlidir. “Sınava yakın bakarım” demek LGS’de pek çalışmaz çünkü özellikle Türkçe’de paragraf, matematikte problem ve fen’de deney soruları günlük tekrar ister.
Öğretmenin okulda “gelecek hafta bu konuyu bitiriyoruz” dediği yerde öğrenci evde LGS kitaplarından o konunun yeni nesil sorularını çözmeye başlamalıdır.
Türkçe bölümünün önemli kısmı okuduğunu anlama üzerine kuruludur. Bu yüzden her gün 15-20 dakikalık paragraf çalışması yapmak, sınavda uzun metinler gördüğünde panik olmamanı sağlar. Bu çalışmaları sadece çok kolay kitaplardan değil, LGS seviyesindeki kaynaklardan yapmak gerekir. “Önce soru mu okunur, metin mi?” ikilemi için önerilen yol, özellikle uzun ve görselli sorularda önce soruyu ve isteneni okumaktır.
Paragraf süresini kısaltmak için zaman tutarak çalışmak da fayda sağlar.
Sayısal oturumdaki sorular işlemden çok yoruma dayalı olduğu için bir haftayı sadece konu çalışarak geçirmek doğru değildir. Örneğin pazartesi geometri konusu işlendiyse salı bu konudan 20-25 soru, perşembe ise karışık sayısal test çözmek iyi bir ritim sağlar. Fen bilimlerinde deney ve grafik yorumları için de haftada en az 2 gün sadece soru çözmeye ayrılmalıdır.
Hafta sonu yapılacak tam denemeler, hafta içi yaptığın bu mikro çalışmaları sınav formatına dönüştürür.
Bazı öğrenciler kurs, okul ve etüt nedeniyle günde sadece 1-1,5 saatlik boşluğa sahip olabilir. Bu durumda öncelik “her dersten az az” yapmak değil, o gün hangi ders zayıfsa ona yoğunlaşmaktır. Örneğin Türkçe paragrafı çok yavaş okuyorsan o günün tamamını Türkçe’ye ayırman daha büyük kazanç sağlar. Ertesi gün ise matematik ya da fen’e geçebilirsin.
Az zaman + odaklı çalışma, çok zaman + dağınık çalışmadan daha verimlidir.
Deneme çözdükten sonra sadece “85 aldım” demek yeterli değildir. Hangi derste süreyi yetiştiremedin, hangi derste yanlışın belli bir konuya toplandı, bunlara bakmalısın. Türkçe’de yanlışlar çoğunlukla anlam sorularına mı yoksa dil bilgisine mi toplanıyor? Matematikte hataların problem mi yoksa temel işlemlerde mi? Bu soruların cevabını çıkarırsan haftalık programını doğru düzenlersin.
Yanlış yaptığın soruları küçük bir deftere yazarak ayda bir tekrar etmek de aynı hatayı ikinci kez yapmanı engeller.
Uzun paragraf soruları öğrencinin gözünü korkuttuğu için çoğu öğrenci metni baştan sona okuyup sonra soruya geçer. Bu ise süre kaybettirir. Daha pratik yol, önce soruyu ve seçenekleri okuyup “benden ne isteniyor?”u anlamaktır. Çünkü bazen metnin sadece belli bir bölümünden cevap çıkarılacaktır. Bu sayede tüm metni değil, ilgili kısmı dikkatle okursun.
Ayrıca paragrafta bağlaç (ama, fakat, ancak) ve karşıtlık bildiren ifadeleri daire içine almak sorunun yönünü daha net görmeni sağlar.
Öğrenciler çoğunlukla tabloyu hızlı okuyup soruyu tabloya uydurmaya çalışır. Oysa doğru sıra, önce soruyu okumak sonra tabloya bakmaktır. Çünkü soru “yalnızca bu yıldaki artışı soruyor” olabilir, sen bütün yılları okuyup zaman kaybedersin. Grafik ve tablolarda eksenlerin neyi temsil ettiğini (yıl mı, öğrenci sayısı mı, yüzde mi) mutlaka kontrol et; aksi halde doğru hesabı yanlış başlıkla eşleştirirsin.
Bu tür sorularda çizgiyi veya sütunu parmağınla takip etmek de karışmayı önler.
Çünkü bu sorularda önce hikâyeyi matematiğe çevirmek gerekir. Metni okurken sayıları, kişileri ve istenen sonucu ayrı ayrı not almak işini kolaylaştırır. Örneğin “iki arkadaş biriktirdikleri parayı orantılı paylaşıyor” gibi bir soruda önce toplam parayı, sonra orantıyı, en sonda da kimin ne kadar aldığını bulursun. Hikâyenin içinde kaybolmamak için her cümlenin yanına mini bir işlem yazabilirsin.
Bazı sorular uzun görünse de işlemi 2-3 satırda biter; önemli olan problemi tabloya dökebilmektir.
Fen deney soruları, öğrencinin olayı ezberleyip ezberlemediğini değil, deneyde neyin değiştiğini fark edip etmediğini ölçer. Soruda “sadece sıcaklık değiştirildi” diyorsa, sonucu sıcaklık üzerinden yorumlaman gerekir. Gereksiz değişken ekleme, öğrencinin kendi kafasındaki senaryoyu soruya dayatmasıdır ve bu da hataya götürür.
Deney şemalarını okurken giriş–çıkış oklarını, kullanılan araçları ve ölçülen büyüklüğü işaretlemek soruyu sadeleştirir.
Bazı LGS soruları tek başına 3-4 dakika sürebilir. Bu tip sorulara sınavın ilk yarısında değil, ortalarında veya sonunda dönmek daha mantıklıdır. Çünkü sınavın başında zihnin daha açıktır ve daha kısa sorulardan hızlı net toplayabilirsin. Uzun soruyu gördüğünde hemen “buna sonra döneceğim” işareti koymak seni baskıdan kurtarır.
Unutma: Süreyi korumak, neti korumaktır.
8. sınıf öğrencileri ergenliğin başında olduğu için duyguları hızlı değişir. Bazen “yapamayacağım” deyip ağlamak, bazen de “ben zaten kazanacağım” deyip çalışmayı bırakmak gibi uçlara gidebilirler. Bu davranışları tembellik olarak okumamak gerekir; çoğu zaman çocuk aslında sınavı çok büyüttüğü için böyle davranır. Sınavın tek şans olmadığını, liseye geçişte birden fazla yol olduğunu duymak çocuğu rahatlatır.
Kaygının temelinde çoğu zaman “ya ailemi üzersen” korkusu vardır; bunu azaltmanın yolu çocuğa bunu açıkça söylemektir.
Veli öğretmen değildir; çocuğun dersini kontrol etmekten çok, ona çalışabileceği ortamı hazırlamakla görevlidir. Sessiz bir oda, belirli çalışma saatleri, telefon ve internetin sınırlandırılması, sağlıklı beslenme ve uyku düzeni velinin sağlayacağı en büyük katkıdır. Çocuk her denemede yüksek puan alamayabilir; burada velinin sabırlı olması sürecin devamlılığını sağlar.
Velinin her gün “kaç net yaptın?” diye sorması yerine “bugün çalışma nasıldı?” diye sorması daha kapsayıcıdır.
Çocuğa “Bu sınav hayatının sınavı” demek yerine “Bu sınav iyi bir liseye gitmek için çok güzel bir fırsat ama tek yol değil” demek kaygıyı azaltır. Çünkü çocuk “kazanamazsam hayatım biter” diye düşündüğünde performansı düşer. Oysa MEB’in yerel yerleştirme sistemi, özel okullar, meslek liseleri gibi farklı yollar olduğunu bilmek çocuğun nefes almasını sağlar.
Yani amaç çocuğu motive etmek, tehdit etmek değil.
Çocuk deneme sonucunu eve getirdiğinde veli hemen “bu ne böyle?” diyerek tepki verirse çocuk bir sonraki denemeyi getirmek istemez. Oysa denemeler sınavın provasıdır; provada hata yapmak doğal ve hatta gereklidir. Velinin “Nerede takıldın, birlikte bakalım mı?” demesi çocuğu çözüm odaklı tutar.
Aşırı tepki kaygıyı artırır, kaygı da dikkati bozar; sonuçta çocuk daha düşük netler yapar ve kısır döngü oluşur.
Sınav sabahı çocuğa kahvaltı, ulaşım ve zaman yönetiminde destek olmak yeterlidir. Uzun konuşmalar, duygusal vedalar, “sakın yanlış yapma” gibi cümleler çocuğu germekten başka bir işe yaramaz. “Biz seni seviyoruz, elinden geleni yapman yeterli” cümlesi çocuğun omzundaki yükü hafifletir.
Ailenin sakinliği çocuğun da sakinliğine yansır.
Fen liseleri, sosyal bilimler liseleri ve proje okulları genellikle sınavla alır ve kontenjanları sınırlıdır. Bu okulların geçmiş yıllardaki taban puanlarına ve senin LGS puanına bakarak hem “iddialı” hem de “gerçekçi” okullar yazmak gerekir. Sadece yüksek puanlı okulları yazmak, yerleşememe riskini artırır.
Okulun bulunduğu şehir, yurt imkânı ve ulaşım da tercihte dikkate alınmalıdır.
Yerel yerleştirmede asıl belirleyici olan öğrencinin kayıtlı olduğu adrestir. MEB, öğrencinin adresine göre aynı kayıt alanındaki okulları listeler ve tercih buna göre yapılır. Bu yüzden velilerin adres değişikliği gibi konuları son dakikaya bırakmaması gerekir. Yerel tercihleri hiç yazmamak doğru değildir; çünkü sınavla alan okullara girememek ihtimal dahilindedir.
Yerel listede de okul türü, kontenjan ve önceki yılın doluluk oranlarına bakılmalıdır.
Öğrencinin akademik eğilimi, sosyal faaliyetlere ilgisi, ileride okumak istediği alan, evin okula uzaklığı ve okulun disiplini önemli kriterlerdir. Çok sıkı disiplinli bir okula gitmek istemeyen bir çocuğu sırf puanı yetiyor diye oraya göndermek uyum problemleri doğurabilir. Aynı şekilde fen alanında çok iyi olmayan ama sosyal alanlarda başarılı bir öğrencinin fen lisesi yazması da onu zorlayabilir.
Okulun web sitesinden ders çizelgesi ve kulüp faaliyetlerine bakmak fikir verir.
Bulunduğu ilçede istediği nitelikte okul olmayan öğrenciler için pansiyonlu okullar iyi bir seçenektir. Ancak pansiyon yaşamı, çocuğun kendi kendini yönetmesini gerektirir. Çocuk çok bağımlı bir yapıya sahipse, ailesinden ayrı kalmakta zorlanıyorsa pansiyonun kurallarını ve günlük düzenini önceden bilmesi gerekir.
Tercih yapmadan önce pansiyon koşullarını ve ücretlerini incelemek gerekir.
Tercih ekranındaki sıralamanın, öğrencinin gerçekten gitmek istediği sıralamayla aynı olduğundan emin olunmalıdır. Bazen veli internet kafede ya da telefonda aceleyle tercih yaparken sıraları karıştırabilir. Tercihi kaydetmeden önce okul rehberlik öğretmenine veya deneyimli birine kontrol ettirmek bu tür hataları önler.
Ayrıca öğrencinin istemediği bir okulu “boş kalmasın” diye yazmak, yerleşince pişmanlık getirebilir.
“Bu soruyu da mı yapamadın?” cümlesi çocuğa “yetersizim” mesajı verir. Bunun yerine “Bu soruyu hangi kısımda kaçırdık, birlikte bakalım mı?” demek çocuğu çözüm sürecine dahil eder. Çocuk böylece derse ilgisini kaybetmez ve deneme getirmekten korkmaz.
Velinin görevi hatayı bulmak değil, çocuğun hatayı bulmasını sağlamaktır.
Sınav yılı boyunca çocuğun çalıştığı saatlerde evin çok gürültülü olmaması, televizyon ve telefonun kontrol altında tutulması önemlidir. Özellikle küçük kardeş varsa, onun bu saatlerde çocuğun odasına girmemesi sağlanmalıdır. Çalışma masası, aydınlatma ve materyaller hazır olursa çocuk derse başlamakta zorlanmaz.
Evdeki düzen, çocuğun çalışmaya verdiği değeri artırır.
8. sınıf öğrencileri bazen “ben bilirim” tavrına girebilir. Bu doğaldır. Veli burada sert tepki vermek yerine sınır koyan ama dinleyen bir iletişim kurmalıdır: “Senin fikrini duymak istiyorum, sonra da ben kendi fikrimi söyleyeyim.” Böylece çocuk hem duyulduğunu hisseder hem de velinin söylediklerine kulak verir.
Emir cümleleri yerine birlikte plan yapmak daha etkilidir.
Çocuk aileyi aynalar. Veli “ya kazanamazsa” diye sürekli kaygılı davranırsa çocuk da “demek ki çok büyük bir şey oluyor” diye düşünür. Oysa veli “biz elimizden geleni yapıyoruz, gerisi nasip” tavrında olursa çocuk da rahatlar. Bu tavır çalışmayı azaltmaz; aksine çocuğun dikkatini toplamasını kolaylaştırır.
Veli kaygısını çocuğa yüklememeli, gerekiyorsa öğretmenle ya da uzmanla paylaşmalıdır.
Sınavdan çıkar çıkmaz “nasıl geçti, kaç yanlışın var?” diye baskı yapmak çocuğu gerer. Önce dinlenmesine izin vermek, sonra sınavın nasıl geçtiğini kendi anlatmak isterse dinlemek daha sağlıklıdır. Sonuç ne olursa olsun emek takdir edilmelidir.
Böylece çocuk bir sonraki eğitim basamağına güvenle geçer.
Sayısal oturumda soru sayısı az olsa da sorular uzun olduğu için birçok öğrenci ilk 5-6 soruda fazla vakit harcar. Bu yüzden çözemediğin soruyu işaretleyip geçmek ve sona süre bırakmak önemlidir. Özellikle matematikte işlem yoğun sorulara 3 dakikadan fazla takılmak diğer soruların hakkını yer.
Sınavdan önce yapılan denemelerde her soruya ortalama kaç dakika ayırdığını ölçmek, gerçek sınavda sana rehber olur.
Fen sorularında metnin tamamını aynı dikkatle okumak yerine, önce sorunun ne istediğine bakmak gerekir. Soruda “sadece sıcaklıkla ilgili yorumlayınız” diyorsa basınç veya madde miktarını değiştirmemelisin. Metindeki her bilgiyi kullanmaya çalışmak kafa karıştırır.
Çizim yapılan sorularda okların yönünü, araçların isimlerini ve ölçümleri işaretlemek soruyu kısaltır.
Benzer tipteki soruları arka arkaya çözmek, beynin o yapıdayken daha hızlı çalışmasını sağlar. Örneğin ardışık sayılarla ilgili 2-3 soru görürsen hepsini bir blokta çözebilirsin. Sınavda sorular karışık olabilir ama sen kendi içinde bu bloklamayı yapabilirsin. Bu sayede her soruda baştan konu hatırlamak zorunda kalmazsın.
Blok çözüm, süreyi verimli kullanmanın iyi yollarından biridir.
Soruyu doğru anlayıp yanlış işlem yapmak çok can sıkıcıdır. Bunu azaltmak için özellikle son işlemi yaparken kalemini yavaşlatmalı ve sonucu soruda istenen biçimde yazmalısın. Bazı sorular “kaç gün sürer?” der, sen “kaç saat” hesaplamışsındır. Son adımı mutlaka sorunun istediği birime çevir.
Yanlışlarını bir deftere yazıp 1 hafta sonra tekrar çözmek de kalıcı öğrenme sağlar.
Sayısal oturumun başında zor sorular gelirse öğrenci “demek ki sınav çok zor” diye düşünüp moralini kaybedebilir. Oysa birkaç zor sorudan sonra mutlaka daha yapılabilir olanlar gelecektir. Bu yüzden zor soruda ısrar etmeyip diğerlerine geçmek motivasyonu ayakta tutar.
Sınavı kazanmak, sadece bilgiyi değil psikolojiyi de yönetmektir.